16 Nisan 2010 Cuma

AYNADA SOHBET

Kilitle ışığa zindanlarını,
Bize ve kuşlara kalsın bulutlar
Ezmeden umudu bir dev ayağı,
Kışlığa göçsün tüm kutsal günahlar...


Dirilsin gençliğin her bir yanından,
Boğulmasın sesin sığ sevdalarda
Ömrün saniyeyle yazıldığı an,
Zaman hasat dersin samanyolunda...


Ne yazık, çok erken geldik dünyaya,
Vuslat alıp, hasret vermek farz oldu
Karışıp kaybolmak kalabalığa,
Bir hayale koşmak, ah ne yorucu...


Geceler içmeden gelecek günü,
Kanmadan yılların kurnazlığına
Bilmeden belki de dün öldüğünü,
Yer yarılsa, taş çatlasa ağlama...

şehnaz aysel ateş

12 Nisan 2010 Pazartesi

başka zamanlara yolculuk

Mor dağlara tırmanan çatal dişli bir yılan
Efsaneler diyarından, şibalba kapısından
Binlerce yıl öncesinden kalsa da bu hikaye
Gel
Rüyanı seyret benim uykumdan...

Hadi, dirilin artık zaman bu zaman
Parlasın ışığı uzak çağların
Ölümsüzlük tılsımıyla tütsülü
Derin yokluğunuzdan..

Bir nefeste mermerlere üfleyin hür sevgiyi,
Gök yüzünden ateşleyin sisten gümüş değneği
Boşluğun bir köşesinde unutulmuş her şeyi
Yoruldum,
Okyanuslara su taşımaktan...

Bilinmezden yoğrulmuştur şu fani ömrün harcı,
Dante nin cehennemidir sensiz cennet diyarı,
Kimin kanarsa yine kıpkırmızıdır kanı,
Nebiymiş, mecnunmuş
Aynı ağlayan...

şehnaz aysel ateş